İhtiyaçlar Hiyerarşisi
Maslow iki tür güdü belirlemiştir. Biri, gerek duyulan bir nesnenin yetersizliğinden duyulan eksiklik güdüsüdür. Açlık ve susuzluk gibi temel ihtiyaçlar bu sınıfa girer. Gerek duyulan nesne elde edildiğinde eksiklik güdüleri doyuma ulaşır. Diğeri ise, karşılık beklemeden sevmek ve kişinin kendini gerçekleştirmesi gibi ihtiyaçlardır. Bunları da gelişim ihtiyaçları olarak tanımlamıştır. Bunlar gerek duyulan nesne bulunduğunda tatmin olmaz. Doyum duygusu güdüyü dışa vurmakla yaşanır (Burger, 2006, s.429-431).
Maslow eksiklik ve gelişim ihtiyaçlarını beş ana sınıfa ayırmıştır, böylece yaygın olarak bilinen ihtiyaçlar hiyerarşisi ortaya çıkmıştır. Maslow bu ihtiyaçları öncelik sırasına koymuştur. İstisnalar olsa da yüksek düzeydeki ihtiyaçlarla ilgilenmeden önce düşük düzeydeki ihtiyaçların karşılanması gerekir. Yaşamımız boyunca çoğumuz kendini gerçekleştirme ihtiyacı baskın hale gelene dek, bu hiyerarşide ilerleriz. Maslow’a göre insanların çok küçük bir yüzdesi kendini gerçekleştirme noktasına ulaşabilir (Burger, 2006, s.429-435). İnsan davranışlarına temel olan bu ihtiyaçlar insanın varlığının gelişmesi için vazgeçilmez ihtiyaçlardır (Topses, 2003, s.157).
Bu ihtiyaçlar ve sıralaması şu başlıklar altında özetlenebilir (Burger, 2006, s.429-435; Topses, 2003, s.157-158; Arık, 1996, s.78-79):
1. Fizyolojik İhtiyaçlar: Açlık, susuzluk, uyku gibi hayatın devamlılığı için zorunlu olan fizyolojik ihtiyaçlardır
2. Güvenlik İhtiyacı: Barınma, emniyet, istikrar, korunma gibi güvenli, dengeli, korunaklı yaşama ihtiyaçlarıdır
3. Ait Olma ve Sevgi İhtiyacı: Arkadaşlık ve sevgi ihtiyacı, bir grupta ya da bir ailede yer edinme ihtiyacı
4. Saygı İhtiyacı: Maslow bunu ikiye ayırmıştır; kendini yeterli ve başarılı algılama ihtiyacı, beğenilme ve saygı duyulma ihtiyacı
5. Bilme ve Anlama İhtiyacı: Bilme, tanıma, anlama, öğrenme, araştırma ihtiyacı
6. Estetik İhtiyaçlar: Güzel ve güzel olana eğilimin geliştirilmesi, yüceltilmesi, düzeyinin arttırılması ihtiyacı
7. Kendini Gerçekleştirme İhtiyacı: İnsanın hayattan istediklerini, hayatını nereye doğru yönlendireceğini, neyi başarmak istediğini, potansiyellerini tam olarak gerçekleştirme isteği
Genel olarak bir ihtiyacın ortaya çıkması bunun altındaki ihtiyacın tatmin edilmesine bağlıdır. Bir alt sıradaki ihtiyaç belirli bir oranda tatmin edilmedikçe bunun üstündeki ihtiyaçlar kendilerini hissettirmez, insan organizmasını güdülendirmezler (Arık, 1996, s.50). Ancak bu sıralamanın değişmez bir sıra takip ettiği sanılmamalıdır. Bu durumun bazı istisnaları vardır: (Arık, 1996, s.80) Özsaygı ihtiyacı sevgi ihtiyacından önemli olanlar, yaratma dürtüsü bütün dürtüsel belirleyicilerden daha üstün olanlar, başarma güdüleri sürekli olarak düşük olanlarda sıralamanın değişebileceği gibi, bir ihtiyacın uzun zaman tatmin edilmiş olması da ihtiyacın değerini dolayısıyla sıralamasını değiştirebilir (Arık, 1996, s.80-84). İçinde büyüdüğü aile ortamı ve kültürün değerleri, hangi düzeydeki güdülerin baskın bir rol oynayacağını belirleyebilir (Cüceloğlu, 1992, s.237). Maslow, ihtiyaç hiyerarşisinin evrensel olduğunu söylemiş olsa da belirli bir ihtiyacı karşılama aracının kültüre göre değişiklik göstereceğini de kabul etmiştir (Burger, 2006, s.436).
Gelişme ve Kendini Gerçekleştirme
Maslow, insanın gelişimindeki şartlar gelişme yerine güvenlik arayışı içine girmesine neden olacak kadar kötü olmadıkça (gelişme güdüsü yerine eksiklik güdüsünü benimseme zorunda kalmadıkça) kendilerini doğal olarak gerçekleştirdiklerine inanır (Yalom, 1999, s.443). “İçsel doğamız kötü değil, tersine iyi ya da nötr olduğundan açığa çıkarılmasının desteklenmesi en iyi yoldur. Bu reddedildiği ya da baskı altına alındığı zaman, insan sağlığı görülür şekilde ya da gizliden gizliye bozulacaktır. Bu doğa (öz) kendini gerçekleştirmek üzere içten içe direnir. Özümüzden her ayrılış, doğamıza aykırı işlenen her suç bilinçdışımızda bir iz bırakır ve kendimizi küçük görmemize neden olur” (Maslow, 2001, s.9-10).
Bir sonraki basamak, tanıdığımız ve hatta sıkıldığımız bir öncekinden öznel olarak daha haz ve mutluluk verici, içsel olarak daha doyurucu bulunuyorsa gelişim söz konusudur (Maslow, 2001, s.37). İhtiyaçin giderilmesi gelişim isteğini köreltmez, keskinleştirir. Gelişimin ödülü ve heyecanı kendi içindedir (Maslow, 2001, s.37).
Gelişmeye güdülenenle eksiklikle güdülenen bireylerin farklı kişilerarası ilişki şekilleri vardır. Gelişmeye güdülenen birey daha az bağımlıdır, diğerlerine daha az borçludur, diğerlerinin övgü ve şefkatine daha az muhtaçtır, onur, prestij ve ödül için daha az kaygılıdır. Sürekli kişilerarası ihtiyaç tatminini istemez ve aslında, bazen diğerleri tarafından engellendiğini düşünür ve bazı mahremiyet dönemlerini tercih eder. Gelişmeyle güdülenen diğerleriyle bazı şeyler sağlayan bir kaynak olarak ilişki kurmaz, onları karmaşık, eşsiz, bütün varlıklar olarak görür. Diğer taraftan, eksiklikle güdülenenler faydalılık bakış açısından ilişki kurar (Yalom, 1999, s.581).
Her insanın içinde iki tür güç bulunur. Gücün bir türü onu korkuya karşı savunmada kalmaya ve güvenceye yönelmeye zorlar. Risk almaktan, elinde olanı bırakmaktan, bağımsızlıktan korkmasına, geçmişe bağlı kalmasına neden olur. Diğer bir tür güç onu benliğin bütünlüğüne ve özgünlüğüne, kapasitesinin bütünüyle kullanılmasına, derin, gerçek ve bilinçdışı benliğini kabullenirken dış dünyaya güvenle açılmasına yönlendirir. Savunma ve gelişim arasındaki bu çatışma varoluşsaldır, insanın derin doğasında saklıdır ve sonsuza dek taşınır. Bu nedenle sağlıklı gelişim sürecini, kişinin tüm yaşamı boyunca yaşadığı sonsuz özgür seçim koşulları olarak düşünebiliriz (Maslow, 2001, s.54-55).
Kendini gerçekleştirmek, insanın gençlikte yaşanan eksiklik duygusu sorunlarından ve yaşamın nevrotik (ya da çocukça, düşsel, gereksiz, gerçekdışı) sorunlarından bağımsızlaşması ve bu yolla yaşamın gerçek (insanın iç ve nihai sorunları, kusursuz bir çözümün olmadığı “varoluşsal”) sorunları ile yüzleşmesi, bunlara katlanması ve boğuşması bağlamında tanımlanabilir. Yani kendini gerçekleştirmek sorun olmaması anlamına değil, gerçekdışı sorunlardan gerçek sorunlara eğilmek anlamına gelir (Maslow, 2001, s.124). Daha tam bir insan olmak hala sorunlar ve acılar yaşıyor olmakla birlikte, bu sorun ve acıların niceliksel olarak az, hazların ise niteliksel ve niceliksel olarak daha çok olması anlamına gelir (Maslow, 2001, s.125).
Maslow kendini gerçekleştirmiş insanların özelliklerini belirlemek, onları buraya nelerin taşıdığını anlamak üzere sağlıklı insanlar üzerinde çalışmıştır. Maslow bu çalışmasına kendini gerçekleştirme konusunda önemli ilerlemeler göstermiş insanları seçerek başlamıştır. Bilgi toplamak için listesindeki isimlerden hayatta olanlarla görüşmeler yapmış, hayatta olmayanlarla ilgili de tarihi belgeleri incelemiştir. İstatiksiksel ve nicel yöntemleri değil, “bütünleyici analiz” yöntemini kullanmıştır (Burger, 2006, s.437). Maslow’un “deneklerinin” bir kısmını oluşturan meşhur tarihsel kişilerden bazıları Abraham Lincoln, Elenor Roosvelt, William James, Spinoza, Goethe, Benjamin Franklin’dir (Arık, 1996, s. 59-60).
Kendini Gerçekleştiren İnsanın Özellikleri (Arık, 1996, s. 60-77):
1. Gerçeği daha doğru, daha isabetli bir şekilde algılarlar ve gerçekle olan ilişkileri daha uyumlu, daha dengelidir. Kendilerinin ve ait oldukları kültürün beklentileri, istekleri, korkuları, kaygıları yerine gerçekte ne olduğunu algılama yetenekleri diğer insanlara göre çok daha fazladır.
2. Kendilerini, diğer insanları ve doğayı iyi ve kötü yanlarıyla olduğu gibi kabul ederler. Gerçeği daha net bir şekilde görmek, insan doğasının kendi tercihlerine göre değil de, nasılsa öyle görmek demektir. Islak olduğu için sudan şikayet etmediğimiz bunu doğal özellik olarak kabul etmemiz gibi.
3. Davranışları kendiliğinden, sade ve doğaldır. Davranışları yapaylıktan uzaktır, etki yaratmak için zoraki, sahte davranışlar göstermezler.
4. Problem merkezlidirler -ben merkezli olmak yerine-. Dünyaya çok geniş bir açıdan bakarlar, yapması gereken hizmetleri, tamamlaması gereken ödevleri ile ilgilidirler ve enerjilerini bunları yerine getirmek için harcarlar.
5. Dış dünyayla fiziksel teması kesme eğilimindedirler. Yalnız kalma ihtiyacı ve bundan hoşlanma ortalama insanın duyduğu ihtiyaçtan daha fazladır.Bu özelliklerinden dolayı herkesten daha fazla objektiftirler. Ortalama insanın anladığı anlamda –sık sık birbirini görme, arkadaşlığın getirdiği sahiplenme, kontrol, sınırlandırma vb.- arkadaşlığa ihtiyaçları yoktur. Kendi kendine kalma özelliği kendi başına karar verme, kendi kendini idare etme, aktif olma, sorumluluk duyma ve alma, öz disiplin gibi özellikleri de içermektedir.
6. Kültür ve çevreden bağımsız kalabilme, güçlü bir iradeye sahip olma özellikleri vardır. Hareketlerinin ardındaki asıl güdü “iç gelişme”dir, dolayısıyla temel ihtiyaçları için çevreye, diğer insanlara, kendi kültür gruplarına daha az bağımlıdır.
7. Her an hayatın kıymetini yeniden takdir ederler. Kendini gerçekleştiren insan için olağan, alışılmış, sıradan yaşantılar yeni, ilginç, güzel ve değerlidir, karşılaştıkları bininci bebek, hayatlarında ilk kez gördükleri bir bebek kadar mucizevidir.
8. Doruk deneyimleri “tatma” şansları vardır. Böyle anlarda kişi kendisini hem güçlü, kudretli, hem acizlik içinde hisseder, ancak bu duygulara aynı anda coşma, hayranlık, hayret, kendinden geçme, zaman ve mekanı kaybetme gibi hisler eşlik eder. Bu yaşantıların etkileri normal hayatlarına da aktarılır ve onları güçlendirir.
9. İnsanlarla, toplumla ortaklık duyguları çok derindir. İnsan ırkına içten bir yardım etme arzusuna sahiptirler. İnsanlara karşı derin bir özdeşleşme –onlardan biri olma, onun gibi olma-, sevgi, şefkat kaynaşma hisleriyle doludurlar.
10. Kişilerarası ilişkilerinde çok içtendirler, ancak yakın arkadaş çevresi söz konusuysa çok seçicidirler. Kendini gerçekleştiren ya da gerçekleştirmeye yakın kişilerle daha sağlıklı yakın ilişkiler kurarlar. Ancak, gerekli durumlarda gerçekçi ve serttirler, sözlerini sakınmazlar.
11. Demokrat bir özyapıları vardır. Her insana insan oldukları için belirli bir saygı gösterirler. Her insandan öğrenebilecekleri bir şey olduğuna inanır ve bu öğrenme sırasında mevkilerini, ünlerini, hayat tecrübelerini hissettirmez, bir tarafa bırakırlar. İyi ve kötüyü ayırt etmeleri güçlü olduğundan “kötü” karşısında normal insanlar gibi çelişkiye kapılmaz, irade zayıflığı göstermez ve gereken cevabı verirler.
12. Araçla sonucu, iyiyle kötüyü birbirinden ayırmaları alışılandan farklıdır. Çok kararlı ve tutatlı bir ahlaklılığı vardır, doğru olanı yaparlar, yanlışa sapmazlar. Herhangi bir hedefe varmak kadar o hedefe gitmek de yararlı, öğretici, iyi güzel ve zevklidir. Sınavda başarılı olmak kadar, sınava çalışmak da güzeldir.
13. Saldırgan olmayan, felsefi bir mizah duyguları vardır. İnsanları inciten, küçük düşüren, iğneleyici şakalar yapmazlar, bunları güldürücü bulmazlar. Duruma uygun, hemen o anda akla gelmiş, felsefi-fikri şakalar yaparlar. Şakalarında daima bir amaç, eğitme-öğretme işlevi vardır.
14. Yaratıcıdırlar. Kendini gerçekleştirmiş insandaki yaratıcılık aslında bütün insanlarda bulunan bir dürtünün, bir yeteneğin gelişmiş halidir. Bu tür yaratıcılığın kitap yazma, beste yapma vb. ile ilgisi yoktur. Bu tip yaratıcık sağlıklı kişilik yapılarının bir belirtisi, bir uzantısı olarak sanki kişinin içinde yaşadığı dünyanın üzerine aksetmiş ya da uğraştıklarının içine girmiştir.
15. Kültürün kendisini etkisi altına almasına direnirler, hangisi olursa olsun belirli bir kültürün kalıplarını aşmışlardır. İçinde yaşadıkları kültürle geçinebilirler ancak kültürün bütün unsurlarıyla kendini kabul ettirmesine, onları yoğurup biçimlendirmesine, onları içinde eritmesine, robot haline getirmesine direnirler.
Kendini gerçekleştiren insanlar genellikle karşısındakini bir araç olarak görme eğiliminde olmadıklarından, değer biçmeyen, yargılamayan, müdahaleci ve kınayıcı olmayan bir tutum sergilerler. Tutkusuz, seçimsiz bir farkındalık içindedirler. Bu da daha açık bir algıya ve karşısındakinin daha iyi anlaşılmasına olanak verir. Algılama esnek ve duyarlı olmalı rahatsız edici, talepkar olmamalıdır. Su çatlaklara nasıl sızarsa algılama da karşısındakinin doğasına edilgen bir şekilde uyum göstermelidir (Maslow, 2001, s.47-48).
Kendini gerçekleştiren insan için “A” ve “A olmayan ”birbirinin içinde erimiş ve bir olmuştur. Bir insan aynı zamanda hem iyi hem de kötüdür, hem erkek, hem dişi, hem yetişkin, hem de çocuktur (Maslow, 2001, s.47).
Kendini gerçekleştirmek tüm insani sorunları aşmak anlamına gelmez (Maslow, 2001, s.224). Onların her zaman hatasız, kusursuz, eksiksiz olduğu düşünülmemelidir. Diğer bütün insanların yaptığı yanlışları, davranışları yapabilirler, rahatsız edici, sert, acımasız olabilirler. Onlar insanüstü yaratık değillerdir, onlar da birer insandır. Yalnız, kendini gerçekleştiren insanların insana özgü bu zayıflıklarının ardında normal insanların bakış açılarının, alışkanlıklarının, kalıplaşmış algılarının da bulunabileceği unutulmamalıdır (Arık, 1996, s.77-78)
Merkezimizde alanında uzman psikolog, klinik psikolog, psikoterapist, aile danışmanı, çift ve aile terapisti ve cinsel terapistler görev almaktadır. Kadromuzda bulunan uzman psikologlar, Ataşehir ve Nişantaşı merkezlerimizde çalışma programlarına göre saat 08:00 – 21:00 arasında hizmet vermektedir. Ofisimiz randevu sistemi ile çalıştığından dolayı mutlaka telefonla arayıp randevu almanızı öneririz.
Ataşehir Ofisimiz
ADRES: Brandium Rezidans A Kapısı R2 Blok D:102 K:10 Küçükbakkalköy – Ataşehir – İstanbul
TELEFON: 0 532 716 60 33 / 0216 504 46 09 / 0542 504 22 42
E-POSTA: bilgi@eslikpsikoloji.com
Nişantaşı Ofisimiz
ADRES: Valikonağı cad. Şakayık sok. no:42 Ihlamur palas apt. Teşvikiye – Nişantaşı – İstanbul
TELEFON: 0 532 716 60 33 / 0216 504 46 09 / 0542 504 22 42
E-POSTA: bilgi@eslikpsikoloji.com